Yesilkaya Web Sitesi
YEŞİLKAYA KÖYÜ  
  ANASAYFA
  KIM NEREDE
  Ziyaretci Defteri
  ILETISIM FORMU
  A N K E T
  Foto galerim
  Köyümüzün Semtleri
  SOYAGACI
  Senkaya Köyleri
  Siirler
  Tarihce
  Yemeklerimiz
  Yöresel Bilmeceler
  Yöresel Lehce
  Erzurum Efsaneleri
  UYDU GÖRÜNTÜLERI
  Gizlilik Politikası
Tarihce

Çok değişik ulusların ve uzun yıllar süresince de değişik Türk devletlerinin eğemenliğinde kalan Şenkaya İLçesine bağlı yeşilkaya köyü(mıtınder)1514 yılından itibaren osmanlı imparatorluğunun yönetimine girmiştir.
1828-1829 Yıllarında rus istilasına uğrayan bölge,daha sonra 1877-1878 (93 harbi)Osmanlı-rus savaşında Gazi Ahmet Muhtar Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetlerinin yenilmesi üzerine 1879 YılındaAyestofanos anlaşması ile Kars'a bağlanarak Rus egemenliğine girmiştir.Gaziler çayı,Rusya ile Osmanlı imparatorluğu arasında 1917 Yılına kadar sınır teşkil etmiştir.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Enver paşa Komutasındaki Türk kuvvetlerinin Allahüekber dağlarını geçmek isterken 78,000 Askerimizin 26 Aralık 1914-2 Ocak 1915 tarihleri arasında soğuktan donarak şehit olması bölgedeki ermenilerin bağımsız bir devlet kurma hevesine girmelerine neden olmuştur. 1917 Ekim ayında Bolşevik ihtilalinin çıkması üzerine Rusların bölgeden ayrılmasından sonra çevrede büyük talan ve zulümlere girişmişlerdir.
Ancak Bakü İslam Cemiyeti temsilcisi öğretmen İsmail Nazarlıoğlu tarafından kurulan ve ilçe halkından Molla Bilal'in katıldığı 7 kişilik komitenin çalışmaları sonucu oluşturulan Milis Kuvvetlerince Ermenilere karşı güçlü bir direnme gösteren bölge 7 Nisan 1918'de Binbaşı Osman Nuri Bey komutasındaki Türk kuvvetlerince kurtarılmıştır

 

Yeşilkaya Şenkaya İlçesine 7 km uzaklıkta ilçe merkezine sınır ve en yakın köydür. Hüseyindede dağı eteklerinde kurulmuş şenkayanın en fazla göç veren köylerinden birisidir. İş nedeniyle 1970 li yıllarda başlayan Göç yoğunlukla Ankara ve izmir illerinde toplanmıştır. Değer metropol kentlerimizdede ikamet eden köylülerimizde vardır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra köyümüzde okuma yazma oranı kısa sürede ` lara ulaşmış (şimdi yüzde yüzdür)ve bu okuma yazma seferberliğinde köyümüzde Eğitmen olarak gönüllü çalışan Rahmetli Hüyesin YILDIRIM'ı Köylüler saygı ile anmaktadır. Bu Vesileyledirki okuma yazma oranı yüksek olan kırsal bir köyün geçim kaynağı olmayan bir köyün arazizi yeterli olmayan bir köyün okuyan insanın yurdun çeşitli bölgelerine dağılmaları üst düzeyde iş adamı ve devletin çeşitli kademelerinde yer almaları doğaldır. Köyümüze şu an acil yapılması gereken su şebekesinin yenilenmesidir. 2000 li yıllarda yeni bir şebeke tahsis edildi ancak yeterli değildir. Alt yapı (Kanalizasyon ) sorunu acilen çüzülmelidir. Köyden göç ederek ayrılan köylülerimizin Ankara ve İzmirde Çok Faal dernekleri mevcuttur. Toplantılarla yada haberleşme yoluyla özellikle bu iki derneğimiz aracılığı ile köyde eskimiş yıkılmış (Harebe olmuş) binaların tamiri mümkün olanların tamiri mümkün olmayanların ise temizlerek ortadan kaldırılması gereklidir. Yıkılmış harap olmuş toprak damların enkazları aynen yıkıldığı gibi durmaktadır bunların tevsiye edilmesi en azından rüzgarlı havalarda çıkan tozun önlenmesini sağlar. Acil çözülmesi gerekli işlerden birisi Köye Ekmek fırını yapılması sorunu bu günkü Muhtarımız Sayın Birol KARA tarafından (Gerek şahsi katkıları gerekse yardımcı olan köylülerimize teşekkürler) çözülmüş ancak daha moderin hale getirilebilir.

 
  İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy


 
Bugün 3 ziyaretçisitemizi ziyaret etmiştir.Teşekkür ederim.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol